19 Mart 2009 Perşembe

Salih Kapusuz'un 1995'de TBMM'deki konuşması; Telekom Yabancılara Satılamaz

Türkiye Büyük Millet Meclisi
Genel Kurul Tutanağı 19. Dönem 4. Yasama Yılı 107. Birleşim 02/Mayıs /1995 Salı

SALİH KAPUSUZ (Kayseri) –
Hepinizin çok iyi bildiği, takip ettiği ve Sayın Başbakanın da ifade buyurdukları gibi, rejim değişikliği, cumhuriyet tarihinin en önemli kanunu olarak kabul edilen özelleştirme yasa tasarısı ve kanunu görüşülürken de müteaddit defalar aynı konulara değinmek mecburiyetinde kaldık. Onun bir diğer bölümü veyahut da mütemmimi manasına gelen PTT'nin T'sinin satılmasıyla ilgili yasa tasarısında da aynı konuları, maalesef tekrar etmek mecburiyetindeyiz.
Hatırlayacaksınız, Özelleştirme Kanunu ve PTT'nin T'si ile ilgili tasarılar buraya getirilip görüşüldüğü sıralarda ifade ettiğimiz halde, kabul etmediğiniz; fakat, özellikle Anayasa Mahkemesinden döndükten sonra tekrar Türkiye Büyük Millet Meclisinin gündemini işgal eden bu konularda, aynı şeyleri tekrar etmek bizim görevimiz; fakat, sizlerin de bunlardan birazcık sonuç çıkartmak göreviniz olması gerekirken, maalesef ısrarla aynı yanlışları ihtiva eden şekliyle, bu kanun tasarılarını buraya getiriyorsunuz.
Bugünden, tekraren ifade ediyoruz ki, şayet bu yasa tasarısı bu şekliyle çıkar, tekrar Anayasa Mahkemesine giderse, biliniz ki iptal olur. Kesinlikle bunu böyle kabul ediniz; çünkü, iptal gerekçesindeki ifadeler aynen buraya taşınmıştır; ama, siz ısrar edeceksiniz, biz de sizleri bu yanlıştan döndürmeye çalışacağız.
Öncelikle, getirmiş olduğunuz yasa tasarısı bir özelleştirme değildir. Sadece kamu kuruluşu olan bir tekeli, ne yapıyorsunuz; bir devlet şirketine devrediyorsunuz; çünkü, yüzde 51'ini koruyorsunuz, yüzde 49'unu güya özelleştireceğiz gerekçesiyle gündeme getiriyorsunuz, orada bir devlet şirketi oluşturuyorsunuz. Türk Telekom A.Ş'nin özelleştirilmek istenen kısmı hepinizin de bildiği gibi -tasarıda da ifade edildiği gibi- yüzde 34'tür.
Buranın gerisindeki gerçeği görmek ve ifade etmek istersek, bunun aslı özelleştirme değildir. Sadece tıkanmış olan ekonomik, malî sıkıntılarınızı çözebilmek için para temin etmek istiyorsunuz. Yoksa, bunu özelleştirme kılıfı altında getirmezseniz, satamayacaksınız, başka şeylerle karşılaşacaksınız; fakat, öyle değil de, kılıfı özelleştirme olarak takdim ettiğiniz içindir ki, bu kaynağı böylece bulacak, bunu da bulurken, değerini bulamayacaksınız.
Şimdi bakınız, bir Bakan ki, bu kurumun, kendisine bağlı bir biriminde, bir değer tespit konusuyla alakalı olarak, Başbakanla karşı karşıya geliyor. Değer tespit konusunda bir ifade kullanıyor, bu ifadeyi Sayın Başbakan tasvip etmiyor, Sayın Bakan da istifa ediyor. Şu anda, bu arkadaşımız bakan mıdır değil midir; istifası kabul edilmiş midir, belli değil.
Yine, aynı şekilde, bugün, buraya getirdiğiniz bu tasarıyla ilgili olarak Sayın Başbakan "efendim, aslında bu tasarı gecikti" diyor. Geciktiren kim; bunun suçlusunu bulmak lazım; yine, kendileri. "30 milyar dolar edecekken, 15 milyar dolar seviyesine düştü" diyor; kıstas, belli değil. Kiminle görüştün, hangi değer tespit esaslarına göre bu rakamı buldun, bu da yok orta yerde; ama, var olan bir şey var ki, demek ki Sayın Başbakan ve çevresindeki birtakım görevli olmayan çevreler ne yapıyorlar: kendilerine göre değer biçiyorlar; pazarlıklar yapıyorlar; hesaplara giriyorlar; onlardan kalan kırıntılar da, maalesef, dillerinden dökülmek mecburiyetinde kalıyor.
İşte bugün özelleştirme özelleştirme deyip de gündemde tuttuğunuz temel mesele... Bugüne kadar rehabilite ettiğiniz, verimli hale getirdiğiniz, kârlı hale getirdiğiniz bir tanecik KİT var mı; yok; ama, özelleştirmeden kasıt, satacağınız PTT'nin T'si, Erdemir, PETKİM ve benzeri birtakım kâr eden müesseseler; ki, bunlar içerisinde en önemlilerinden bir tanesi olan PTT'nin T'sinin stratejik olduğu, özellikle de Anayasa Mahkemesinin ifade ettiği gibi, bu konunun çok hassas olduğu göz önünde bulundurulacak olursa, özelleştirme adı altında getirmek istediğiniz bu mesele, maalesef, bizim memleketimizin hayrına ve faydasına olacak bir şey değildir. Buna, değerli milletvekili arkadaşlarım da hem inanıyorlar hem de kabul ediyorlar; ama, bir realite var ki, bu tepkilerini oylarıyla ve sözleriyle şu kürsüden ifade edemiyorlar. Şimdi, sosyal demokrat arkadaşlarımıza bakıyorum, huzurda yoklar; ama...
HASAN BASRİ ELER (Edirne) - Var; buradayız...
SALİH KAPUSUZ (Devamla) - ... burada bulunanlar da, ben inanıyorum ki -zaten, komisyonlardan da arkadaşlarımızı tanıyoruz- bu işe taraf değiller; ama, elleri mahkûm, koltukları uğruna bu işi ne yapacaklar, destekleyecekler. Ama, bizim istirhamımız odur ki, Parlamento olarak, hepimiz, doğru olan bir şeye evet diyelim; ama, bir yanlış adım atılıyorsa, bunu, mutlaka önleyelim. Bugünkü sıkıntıları bu millet aşar, bu devlet de aşar; fakat, siz, bugün elinizden çıkaracağınız PTT'nin T'sine tekrar sahip olmak isterseniz, çok zorlanacaksınız.
Ben, huzurlarınızda bir şey söylemek istiyorum: Biz, Refah Partisi olarak, kesinlikle, bunun bir özelleştirme olmadığını, şayet özelleştirme kılıfıyla satılsa bile, yarın inşallah iktidara geldiğimizde, bunu alan firmalar da bilsin, haklarını zayi etmemek kaydıyla -ama mutlaka- geri alacağız; bunu, kamuoyuna ifade etmek mecburiyetimiz var.
Özelleştirmenin ana gayelerinden bazıları, verimliliğin artırılması, kârlılığın geliştirilmesi, rekabet ortamının yaygınlaştırılmasıdır. Soruyorum size; siz, tekel durumunda bulunan bir kurumu, nasıl tekrar rekabet ortamına getireceksiniz; böyle bir şey var mı; kesinlikle yok; ama, bir şey var ki, bugün -Sayın Çelebi de söylediler- Teletaş uygulaması, Türkiye açısından çok ibretamiz değerlendirmeye tabi tutulması gerekli olan bir uygulamadır. Özellikle 1980 sonrası meydana gelen teknolojik gelişmelerin en iyi uygulandığı ve elde edilen sonuçlar itibariyle en başarılı olan alanlardan bir tanesi nedir; haberleşme alanındaki, PTT'deki gelişmedir; yani, telekomünikasyon konusundaki gelişmedir. Bu gelişmede Teletaş ve Teletaş'ta çalışan mühendis arkadaşlarımızın büyük katkıları olmuştur; ama, özelleştiriliyor adı altında, bu Teletaş Fransız Alcatel Firmasına devredilmiştir. Onun devir işlemlerinde de birçok şaibelerin olduğu kamuoyunda konuşulmuş, basında yazılmış ve söylenmiştir. Bu Alcatel Firması, teknoloji geliştiren Teletaş'ı ele geçirdikten sonra, üzülerek söyleyelim ki, oradaki yetişmiş elemanlarımızı diskalifiye etti. Kendisi açısından haklı bir de gerekçe ileri sürerek "biz, Fransız firması olarak, burada bu görevi aldık; ama, bizim, Fransa'da aynı şekilde çalışan birimlerimiz söz konusudur; biz, buradaki birimlere bu kadar yatırım yapmak yerine, oradaki çalışmalarımızı buraya taşıyacağız, sonuç itibariyle görevimizi yerine getireceğiz" diyorlar. Peki, bu firma, bunları belirli bir süre sonra devredecek olursa ne olacak?.. Teletaş'ta yetişmiş elemanlarımızın olmaması ve teknolojik gelişmenin devamının sağlanamaması sonucu, haberleşme ve iletişimde meydana gelen bu gelişmeyi elinizden kaçıracaksınız; kısa bir zaman sonra bunu yakalamak isterseniz, maalesef geri kalacaksınız.
Sonuç itibariyle şunu arz etmeye çalışıyorum: Sizin, özelleştirme adı altında yapmak istediğiniz şey, memleketin hayrına adımlar değildir. O halde, yapacağımız şey şu: Özellikle PTT'nin T'sinin satılması konusuna mutlaka Parlamento olarak sahip çıkıp, el koymak mecburiyetindeyiz. Aksi takdirde, bundan, toplum olarak, millet olarak zarar görürüz. Şu anda, otomatik santrallar vasıtasıyla, 14 milyon abone ve bir hazır şebeke -tıkır tıkır para ödeyen, âdeta altın yumurtlayan bir tavuk- söz konusudur. Bırakın da bu, bu memleketin fakir evlatlarına tahsis edilsin, bunlar için kullanılsın; aksi takdirde, birilerinin, holdinglerin -ki, Türkiye'de bunu alabilecek bir sermayenin olmadığını, hepimiz biliyoruz- yabancı sermayenin eline geçecek. O halde bunun, bu memlekette kalması için görevimizi yerine getirelim diyor, hepinize saygılar sunuyorum.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder