19 Mart 2009 Perşembe

TÜRK TELEKOMÜNİKASYON AŞ’NİN TİCARET UNVANINDA VE MARKASINDA “TÜRK” KELİMESİNİ KULLANMASI DOĞRU MU?

Fazlı KÖKSAL

“Türk Adının Sömürülmesi” kavramıyla ilk kez Ankara İktisadi Ticari İlimler Akademisi 1. sınıf öğrencisi iken tanıştım. Sene 1973, sınıfa pür hiddet giren Medeni Hukuk hocamız – Prof. Dr. İhsan Tarakçıoğlu mu idi, Prof. Dr. Turgut Önen mi idi şimdi çıkaramıyorum- adeta gürledi: “Çocuklar sömürülmedik bir Türk’ün adı kalmıştı, O’nu da sömürüyorlar !”. Ticaret unvanında “Türk” kelimesi olan bir şirketin, hisselerinin bir bölümünü yabancı sermayeli bir şirkete satmasına rağmen, aynı ticaret unvanını kullanmaya devam etmesi Hocanın celallenmesine yol açmıştı. Hocaya göre; bu olay ticaret ahlakına aykırı olması bir yana, “Türk” adının sömürülmesiydi. Ticaret unvanlarında “Türk” adını yalnızca kamu kuruluşları kullanabilirdi. Küçük bir hisse ile de olsa, sermayesinde yabancıların pay sahibi olduğu bir şirketin, Türk adını kullanması düşünülemezdi bile…



Şirketlerin isimlerini seçerken bazı yasal kısıtlamalara tabi tutulması kaçınılmazdır. Nitekim Türk Ticaret Kanunun 48. maddesinde, “ (Türk), (Türkiye), (Cumhuriyet) ve (Milli) kelimeleri bir ticaret unvanına ancak İcra Vekilleri Heyeti kararıyla konabilir.” Hükmü yer almaktadır. Bakanlar Kurulu da bu konuda karar verirken şirketin sermaye yapısını ve iştigal konusunu göz önünde bulunduracağı – bulundurması gerektiği - , haksız rekabeti engellemeyi hedefleyeceği – hedeflemesi gerektiği- kuşkusuzdur.

Türk Telekomünikasyon A.Ş, %55 hissesinin Oger Telekom’a devredildiği tarihten bu yana hem unvanında, hem de markasında (Türk Telekom) “TÜRK” kelimesini kullanmaya devam etmektedir. Bu süre zarfında, Resmi Gazetede, Türk Telekomünikasyon AŞ’nin “TÜRK” ismini kullanabileceği yolunda bir Bakanlar Kurulu kararı da yayınlanmamıştır. Bu hususla ilgili olarak; “Türk Telekomünikasyon A.Ş Kanunla kurulmuştur, tüzel kişiliği devam etmektedir, dolayısıyla Türk adını kullanması için yeni bir bakanlar kurulu kararına gerek yoktur” şeklinde itirazda bulunmak da mümkündür. Ancak; bir Şirketin sermaye yapısı değiştikten, daha açık ifadeyle %50’den fazlası yabancı sermayenin eline geçtikten sonra; Türk, Türkiye, Cumhuriyet gibi isimleri muhafaza ettiği bir örneğe rastlamadım. Sermaye yapısı değiştikten sonra, genelde KİT veya başka bir konumdaki resmi Şirketler, yani kamu şirketleri, ticaret unvanlarındaki Türk, Türkiye, Cumhuriyet kelimelerini kaldırmaktadırlar. Hemen iki örnek vereyim, Türk Petrol ve Madeni Yağlar Türk A.Ş (Türk Petrol) 12 Eylül 1988’de sermaye yapısı değiştikten sonra adını da Turcas Petrol A.Ş olarak değiştirmiştir. Keza, Türk Dış Ticaret Bankası (Dışbank) çoğunluk hisselerinin yabancı yatırımcılara satılması sonrası yaptığı Olağanüstü Genel Kurulda, ticaret unvanını Fortis Bank olarak değiştirmeye karar vermiş ve bu kararı uygulamıştır.

Öte yandan Türk Ticaret kanununun 57. maddesinin 3. fıkrasında da; Kendi şahsi durumu, emtiası, iş mahsulleri, ticari faaliyeti veya ticari işleri hakkında yanlış veya yanıltıcı malumat vermekhaksız rekabete yol açan, hüsnüniyet kurallarına aykırı fiiller arasında sayılmıştır.

Bugün Türk Telekomünikasyon AŞ’nin müşterilerinden önemli bir bölümü, Şirketin özelleştiğinden, bir bölümü de sermayesinin %55’inin yabancılara ait olduğundan haberdar değildir. Şirket, ismindeki “TÜRK” kelimesi nedeni ile hâlâ bir kamu şirketi gibi algılanmakta, kamuya duyulan güvenden yararlanmakta, kendini yenileyememesine, müşteri ilişkilerinde bir gelişme sağlayamamasına rağmen, bu durum, müşterilerince kamu şirketi olarak algılandığı için hoşgörü ile karşılanmaktadır. Bazı Mülki Amirler bile Türk Telekomünikasyon AŞ’yi bir kamu şirketi gibi görmekte, yalnızca kamu kuruluşlarının katıldıkları İl Koordinasyon kurullarına Türk Telekom yetkililerini de davet etmektedirler. Bu hatalı algılama, sektörde tam rekabetin gerçekleşmesini engellemekte, yeni oyuncuların pazardan yeterli pay alamamalarına neden olmaktadır. Türk Telekomünikasyon A.Ş, ticaret unvanını ve markasını değiştirmeyerek, hocamın deyimiyle “Türk’ün adını sömürmektedir.”

Harriri’lerin %55 hissesine sahip olduğu, Paul Doany’nin Genel Müdür ve CEO olarak görev yaptığı Türk Telekomünikasyon AŞ’nin ticaret unvanında “Türk” kelimesinin yer alması, bana komik ötesi bir olay olarak gözüküyor. Ayrıca, Osmanlı Meclisi Mebusanında konuşan Rum Mebus Boşo Efendinin, kendisinin Osmanlılıkla alakasının olmadığını vurgulamak için söylediği cümleyi hatırlatıyor: “Ben ancak Osmanlı Bankası kadar Osmanlıyım”


Kısacası; Türk Telekom da, ancak Harriri’ler kadar, Paul Doany kadar Türk’tür.

Dolayısıyla hukuki olmayan, hukuki olsa bile etik olmayan, yanlışlığı tartışmasız olan bu komediye bir son verilerek, şirketin ticaret unvanındaki ve markasındaki “Türk” kelimesi kaldırılmalıdır.



* Meclis gündeminde bekleyen Türk Ticaret Kanunu Yasa taslağının 46. maddesinin 3. bendinde, söz konusu hüküm; yalnızca İcra Vekilleri Heyeti tanımlaması Bakanlar Kurulu olarak Türkçeleştirilmek suretiyle aynen korunmuştur .



* Osmanlı Bankası, “Osmanlı” ismini taşımasına karşın, Fransız sermayeli bir banka idi



Yayınlanma: 2008-04-01



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder