10 Kasım 2013 Pazar

BİR BÖLGE MÜDÜRÜNÜN VEDA MEKTUBU


Türk Telekom’da Mühendislikten İstanbul Bölge Müdürlüğüne kadar muhtelif görevlerde bulunan İsmail DERİCİ, 03.06.2013 Tarihinde emekli olmasından sonra bir veda mektubu yayınladı…

Kendi Gözüyle PTT/Türk Telekomda çalıştığı sürece kendisini etkileyen olay ve kişilerden de bahsetmiş. Ve bu veda mektubunda da benden; “Müfettişlik gibi kuralcı bir meslekten gelmesine rağmen Müşteri ilişkilerinin tarihini değiştiren Fazlı Bey gibi zamanı en iyi okuyanlardan biriyle tanıştım.” Diye sitayişkar bir şekilde bahsetmiş. Teşekkür ederim…
Dikkatinizi çekeceğini umduğum bu veda mektubu, olduğu gibi aşağıya alınmıştır.

TELEKOM’DA GEÇEN SENELERİM ÜZERİNE BİRKAÇ SÖZ

Ekim 1975’de PTT’de Proje servisine adım atmamla başlayan ve bugün (03.06.2013) sonlanan PTT-Türk Telekom’da geçen çalışma hayatımdan bazı değinmeler yapmayı, uzun bir yaşanmışlıktan hafızamda kalanların bir kısmını sizlerle paylaşmayı istedim.

Bu veda yazımda aslında o kadar çok yiğit kişiden bahsetmek isterdim ki, hepsi de çalışma hayatımın belirli noktalarında kurumun nefes alması için canla başla uğraştılar, şahidiyim hepsinin. Fakat ne yazık ki kitap değil kısa bir veda yazısı. Bu yüzden ne halen çalışmakta olan ve ne de Kamuya giden veya emekli olan pek çok “Telekomcu” mesai arkadaşımdan, ismen de olsa bu yazımda değinemeyeceğim. Beni mazur görsünler. Zaten onlar kendilerini bilirler, siz de bilirsiniz onları. Ben burada çok az kişinin ismini anacağım ve bende bıraktıkları intibaları birkaç kelam ile özetleyeceğim. Umut ediyorum ki bu küçük bir başlangıç olur ve sizlerinde iş deneyimleri, birikimleri, anekdotları ve yaşadıklarınızla ilgili hatıralarınız toparlanır ve Telekom’un iş tutuş, iş yapma, sadakat gibi değerlerinin tarihi yazılır.

Proje servisinden Seniha Hanım (Allah selâmet versin); bir hanımın erkeklerden daha iyi koruyucu olabildiğini onda gördüm… Enise Hanım (Allah rahmet etsin) feraseti ile bana iş hayatımın en önemli yol göstericisi olmuştur… Zülal Hanım’da da zarafet ve hanımefendiliğin (erkekleşmeden) yönetimde güzel bir örneğini gördüm.

Şebeke Bakım Servisinde bir “usta” ile karşılaştım, Saltuk Bey. Ondan ne öğrendim derseniz, mantıksız emirlerin sümen altı edilebileceğini, “Müdür odası yatak odası değil ki kapısı kapalı olsun” diyerek müdür odasının kapısının açık kalması gerektiğini, tasarrufun en iyi yönlerini, çalışanı ile yakın olmanın iş hayatı için ne büyük kazanç olduğunu söz ve davranışlarıyla anlattı bize.

Bahçelievler’de kurucu müdür iken geçen 10 aylık serüvende Basri, Nejdet ve Emrullah’ı tanıdım. Bahçelievler’deki kadronun ne kadar iş bilir ve dik duruşlu olduğunu gördüm. Bundan şu sonucu çıkardım ki kadronuz yetkin ise büyük güçlükler, en büyük güçlükler çok kolaylıkla aşılabiliyor. Necmi, Recep, Ali Beke eşine az rastlanır ekip başlarıydı. Basri’nin babacanlığı, Nejdet’in nezaketi ve dik duruşu, Emrullah’ın bir işin özüne nasıl vakıf olunabileceğini (genelgeleri anlayarak okuması) ve daha nice güzel şeyleri Bahçelievler çalışanları bana gösterdiler.

Suriçi’ne dönüşte Bahçelievler’den biriken tecrübemi burada kullandım. Büyük problemlerin pansuman tedavilerle çözülemeyeceği, ana yapıyı iyi anlayıp ona yönelik çözümler üretmek gerektiğini anladım ve Suriçi Telefon, Türkiye’nin ilk “bekleyeni sıfır” müdürlüğü haline geldi. Suriçi’nde, hep becerikli adamlar bir arada olursa problem çıktığını, hayata uygun olmayan bir durum oluştuğunu anladım. Zayıf ve güçlü insanlar birbirlerini tamamlarlarken; çalışkan, tembel, becerikli, beceriksiz, sadık, sadakatsiz birlikte olursa sosyal bina inşa oluyor. Hep köşe taşları ile bina yapılamıyor.
Teknik olarak Suriçi Müdürlüğü ekibiyle beraber gereken başarıyı yakalamıştı. Suriçi kendi irademizle diğer iki müdürlükle beraber ikiye bölünerek Eminönü ve Fatih müdürlükleri oluşturuldu. Artık Eminönü Telekom Mektebi açılıyordu.

Bu mektepte herkes öğrenci, herkes hocaydı. Bu mektep daha büyük problemlerin çözümü ile ilgilendi. İstanbul routing diyagramı (yol verme), repartitör düzenlemelerinin anası olan Lokasyon tahsisi, Şüpheli alacakların tahsilâtının hızlandırılması (Zafer Bey’in katkılarıyla), “Kara Liste” oluşturulması, “Günlük kontör" takibi Eminönü tarafından uygulamaya konuldu. Saha dolaplarının en kısa kesinti ile direkt kutulu hale getirilmesi, hacizli telefonlara sanal numara tahsis edilerek numarasının boş hale getirilmesi, “kullandığın numarayı kendi üzerine al” uygulaması, “yeni müşteriye, yeni kullanılmamış numara” uygulaması, GIS sistemi, ilk olarak Eminönü’nde ve bütün revizyonlar bilgisayardan çizilip tüm personelin katılımıyla bilgiler oluşturularak (1998 Yılı) uygulamaya sunuldu.
Ezeli Şebekeci - Santralcı rekabeti gibi servisler arası rekabetler takım ruhuna dönüştürüldü ve servisler arası diyalog ve işbirliği oluştu. Bir GSM operatörünün yurt dışı görüşmelerini sözleşme hilafına Türk Telekom haricinde taşıdığını Eminönü Telekom tespit etti ve takipçisi oldu. (Halen hukuki işlemler devam etmektedir)

Mektepte birçok talebe yetişti ve görev aldı. Eminönü ruhunu diğer yerlere taşıdılar. O günlerde Bebek Müdürlüğündeki çalışanlar Bebek XBAR Santralını sıfıra yakın hata ile en kısa kesinti ile aktarmayı başardılar. Eminönü öyle bir mektepti ki burada hayata geçirilen projeler ve düşünceler tüm Türkiye’yi etkiledi.

Eminönü’den başlayan sorumluluk ve görevler Gayrettepe’ye İl Telekom Müdür Yardımcısı, oradan da Etiler’e Marmara Bölge Müdürü ve oradan da Acıbadem’e Anadolu Yakası İl Telekom Müdürü olarak artarak devam etti ve sona gelindi.

İstirahat devresi; Erenköy’dü. Köşkte istirahat ve tarih okumaları ile geçen üç sene.

Başmüdür İrfan Bey’den bürokratik iktidarların organizasyon değişiklikleri ile nasıl dönüştürülebileceğini duydum ve nasıl uyguladığına şahid oldum.
Başmüdür Yücel Bey’de Entelektüel olmanın yöneticilere ne kadar yakıştığını gördüm.

Sezai Bey (rahmetli) 1960 neslinin bürokratlarının daha yerli olduğunu gösterdi. NETAŞ ihalesinde yerlilik oranında ne kadar ısrar ettiklerini anlatmıştı. Maalesef gittikçe yerlilik düşüncesi azaldı.

Ankara İstanbul çekişmesi her kurumda olduğu gibi Telekom’da da vardı. Ama Osman Bey (Bal) döneminde Genel Müdürlüğün nasıl babacan, koruyucu bir misyon yüklenebildiğini de gördüm.

Müfettişlik gibi kuralcı bir meslekten gelmesine rağmen Müşteri ilişkilerinin tarihini değiştiren Fazlı Bey gibi zamanı en iyi okuyanlardan biriyle tanıştım.

İşçilere uygulanan randıman piriminin (performans) olumsuz neticeler verdiğine şahid oldum.

Öğrendim ki, geçmiş bilinmeden gelecek inşa olmuyor. Belki bu yazıyı yazmamın en önemli etkeni bu düşünce oldu. Günü anlamak için geçmişi bilmek lazım. Gelecekteki senaryo ancak tarihten esinlenerek yazılıyor. Tarih ile ilgilenin. Bu tarih ailenizin, şehrinizin, şirketinizin veya ülkenizin tarihi de olabilir. Kültürel tarih ve Dünya tarihi de. Ancak öğrendiğin bilgileri bugüne taşımıyorsan bilgi hamalı olursun. Hikâyeleri birleştirirsen (Steve Jobs) işte o zaman geleceği inşa edersin.

Eminönü mektebi eşine az rastlanır yönetim şeklini sergiledi. Bu, her meşrep ve her vasfa sahip insanların beraberce oluşturduğu enfes bir birliktelik öyküsüdür. Eminönü ruhunu oluşturan tüm çalışanlara ve çalışmaları izleyen ve destek verenlere teşekkür ediyorum.

Son söz.
Emir göreve başladığında zahid kişiye “Bana nasihatte bulun” der.

“Ey Emir!
Tek başına doğdun.
Tek başına öleceksin.
Tek başına hesaba çekileceksin.
Unutma!”

Hesabımız kolay olsun,


İsmail DERİCİ

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder