7 Aralık 2009 Pazartesi

GAZETECİLİĞİN BİTTİĞİ AN MI? HALKLA İLİŞKİLERDEKİ BECERİKSİZLİK Mİ?


BT Dünyası Net İnternet Sitesinde 02 Aralık 2009 Günü  Kemalettin Bulamacı imzalı Gazeteciliğin Bittiği Andır başlıklı iginç bir yazı yayınlandı. Kemalettin Bulamacı bu yazıda şöyle diyor özetle;

 “Bayramın hemen öncesinde Londra'da telekom dünyasının en prestijli ödülü olarak kabul görmüş "World Communication Awards" verildi. İşte bu saygın ödüllerden Türkiye'ye de pay düştü.

Turkcell'in CEO'su Süreyya Ciliv Dünyanın En İyi CEO'su seçildi.

Türkiye uluslararası alanda böyle büyük ödüller almaya alışık olmadığı için bu bizim için muhteşem bir haber. Turkcell yönetimi de olayın ne kadar önemli olduğunun farkına varıp, Süreyya beyin bu ödülünün Türkiye'de kamuoyu ile paylaşılması için birkaç gazeteciyi Londra'ya ödül törenine götürüyor. İyi de yapıyorlar. Yoksa bu ödülün ne kadar anlamlı olduğunu Türkiye anlayamayacaktı.

Neredeyse tüm yayın organları bu muhteşem ödülü Anadolu Ajansı haberi ile duyurduğuna göre ajansı temsilen birisi var gazeteciler arasında. Diğerlerini de ertesi gün "Londra" mahreçli haberleriyle imzalarından gördük.  İşte dananın kuyruğunun koptuğu nokta burası……

Aynı ödül töreninde Türk Telekom'un Sebit isimli eğitim yazılımları şirketinin Vitamin isimli ürünü de "En İyi İçerik" ödülünü aldı.  Ama ödüllerin verildiği mekanda bulunan Türk gazeteciler bu ödülü görmediler. Haberi, haberin kaynağında atladılar…..

Ertesi gün BTDunyasi tum ödellerin listesini verdi. Milliyet ve Taraf gazetesi dışında (benim gördüklerim) Vitamin'e verilen ödülü yazan tek bir gazete çıkmadı. Milliyet ve Taraf gazetelerini gazetecilik refleksleri için kutluyorum……

 Sadece Türkiye'ye verilen ödülü yazacaksınız. Hem de sadece tek bir kategoridekini. Sonra ödüllerin tam listesini vermeyeceksiniz.  Tüm Türkiye'ye "Yılın CEO"su haberini geçen Anadolu Ajansı iki gün sonra basın bülteninden düzenlenmiş bir başka haber daha geçti. "Vitamin'e ödül diye". Londra'da atladıkları haberi iki gün sonra basın bülteni ile takviye ettiler. O da olmasa hepten atlayacaklar.

İşte Türkiye'de gazeteciliğin bittiği anın resmidir bu.”


Kemalettin Bulamacı’ya sormak lazım, gazetecilik, bu olayla mı bitmiş?

Aslında, Türkiye’de gazetecilik yıllar önce; gazeteler, gazetecilerden patronlara geçtiğinde bitmiş…

Klasik kapitalizm hükmünü icra etmiş; her alanda olduğu gibi gazetecilikte de homo economicus  (faydayı maksimize, giderleri minimize eden çıkarlarını her şeyin üstünde tutan) insan tipini yaratmış.

Beğensek de beğenmesek de, reklam, sponsorluk, halkla ilişkiler çağımızın gerçeği...

Ve maalesef, reklam da, halkla ilişkiler faaliyetleri de sponsorluk da bir nevii "Sosyal Rüşvet"e dönüşmüş durumda...


Reklamı verirseniz, gazeteler aleyhinize yazmaz... Sponsor olursanız, o düzenlemede sizin borunuz öter... Gazetecileri geziye götürürseniz, sadece sizin haberlerinizi yazarlar....
Evet maalesef bu Türkiye gerçeği...


Ben Türk Telekom'da Pazarlama Dairesi Başkanlığı yaptığım dönemde bunu çok acı bir şekilde gözlemledim…


Kısacası, Türkiyede, belki de denetimsiz Kapitalizmin egemen olduğu tüm ülkelerde, reklam, sponsorluk, gazeteciyi seyahatlere götürmek bir nevii "Sosyal Rüşvet"...

Yıllardan beri de bu böyle...


Bu olay Türkiye gerçeği ise, konuya Türk Telekom’un Halkla İlişkilerdeki beceriksizliği diye bakmak gerekmez mi?


Eğer böyle bir ödül almışsanız ve profosyonellik iddiasındaysanız, bunu duyurmak için ne gerekliyse O'nu yapacaksınız… Tıpkı TURKCELL’in yaptığı gibi…


Türk Telekom, kamunun elindeyken, tasarruf tedbirleri ve  mevzuat hazretleri elini kolunu bağladığı için gerekli Halkla İlişkiler çalışmalarını yapılamıyordu.


Ya şimdi?


Kamu olmanın tüm kısıtlarından kurtulan, deneyimli (?) profesyonellerin (?) yönetimindeki Türk Telekom, bu işi niye beceremiyor?


Sorgulanması gereken bence bu...




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder